Yapay Zekâ ve Enerji Devrimi ile Otonom Mobilite

BV Insights Bülteni, okuyucularına ilgi alanlarında yenilikçi bakış açıları sunmayı  hedeflemektedir. Bu haftaki sayımızda, otonom mobilite sektöründe yapay zekâ ve  enerji devriminin bir arada nasıl ilerleyip sektörü dönüştürdüğünü inceledik. Keyifli  okumalar! 

Son yıllarda yapay zekâ ve enerji depolama teknolojilerindeki gelişmeler, otonom  mobilite sektörünü önemli ölçüde dönüştürmektedir. Bu teknolojiler, araçların  çevrelerini algılayabilmelerini, karar verebilmelerini ve karmaşık trafik durumlarında  bile insan müdahalesine gerek kalmadan güvenli bir şekilde hareket edebilmelerini  sağlamaktadır. Bu iki alanın birleşimi, daha etkin, güvenli ve sürdürülebilir ulaşım  çözümlerine kapı aralarken, aynı zamanda yeni zorluklar ve fırsatlar da  yaratmaktadır. Bu makalede, yapay zekâ ve enerji depolama teknolojilerinin birlikte  kullanımıyla ortaya çıkan yeni ürün ve altyapıların otonom mobilite sektörünü nasıl  şekillendirdiğini ve bu gelişmelerin gelecekte sektörü nasıl dönüştürebileceğini  inceleyeceğiz.

Otonom Araç Pazarı ve Trendler: 

Otonom araçlar, kendi kendine sürüş yeteneğine sahip otomobilleri, kamyonları,  otobüsleri ve diğer taşıtları içerir. Bu kategori, tamamen otonom araçlardan, belirli  koşullar altında otonom sürüş yeteneklerine sahip araçlara kadar geniş bir yelpazeyi  kapsar. Statista’nın verilerine göre, 2023 yılında otonom araç pazarının büyüklüğünün  205 milyar dolar olması bekleniyor. Yıllık %40,43’lük bir büyüme oranıyla, pazarın  2030 yılına kadar 2,2 trilyon dolara ulaşacağı hesaplanıyor. Otonom araç pazarında  yer alan ürün ve hizmetler arasında sonradan ve tamamen otonom olan tüm araçlar  (otomobiller, otobüsler, tırlar, kamyonlar), bu araçların yazılımları, sensör ve  kameraları, bağlantı çözümleri ve güvenlik sistemleri bulunur. 

Ayrıca, ARK Invest’in raporuna göre, 2030 yılında 74 milyon otonom aracın satılması  bekleniyor. Ortalama 20.000 dolarlık araç satışlarıyla, otonom araç üreticilerinin 1,4  trilyon dolarlık bir gelir elde edeceği tahmin ediliyor. Aynı dönemde, enerji depolama  alanındaki üreticilerin de 300 milyar dolarlık bir gelir elde edeceği bekleniyor. 

Yapay Zekâ ve Makine Öğrenimi: Yapay zekâ (AI) ve makine öğrenimi, otonom  araçların çevresel algılama ve karar verme yeteneklerini geliştirmede kritik bir rol  oynamaktadır. AI, sadece araç içi sistemlerin optimize edilmesine yardımcı olmakla  kalmaz, aynı zamanda trafik yönetimi ve araçlar arası iletişimi de iyileştirecek  potansiyele sahiptir. 

Enerji Depolama ve Yönetim Sistemleri: Elektrikli araçların giderek artan  popülaritesiyle birlikte, enerji depolama ve yönetim teknolojileri otonom araçların performansını doğrudan etkilemektedir. Daha verimli pil teknolojileri, otonom  araçların menzilini artırarak şarj altyapısına olan ihtiyacı azaltacaktır. 

Gelişmiş Sensör Teknolojileri: LIDAR, radar ve kameralar gibi sensör  teknolojilerindeki ilerlemeler, otonom araçların çevrelerini daha doğru bir şekilde  algılamasına ve karmaşık trafik durumlarına uyum sağlamasına olanak tanımaktadır. 

LIDAR, nesnelerin ve araçların mesafesini belirlemek için lazer ışınları kullanarak  çevresel veri toplama ve haritalama teknolojisidir. 

Bağlantılı Araç Teknolojileri (V2X): Araçtan, internete bağlanabilen diğer nesnelerle  iletişim kurabilme teknolojisi (V2X), otonom araçların birbirleriyle ve trafik  altyapısıyla etkileşimde bulunmasını sağlar. Bu teknoloji trafik akışını optimize eder  ve güvenliği artırır. 

Regülasyon ve Güvenlik Standartları: Otonom araç teknolojisinin şehir planlaması,  trafik kuralları ve haritalarla uyumlu, güvenli ve etkili bir şekilde entegre olabilmesi  için regülasyonlar ve standartlar geliştirilmelidir. Bu adımlar, kullanıcı güvenini  artırmanın yanı sıra pazarın büyümesine de katkıda bulunacaktır. 

Yapay Zekâ ve Otonom Mobilite: 

Yapay zekâ, mobilite sektöründe, özellikle otonom araçlar da dahil olmak üzere  devrim yaratma potansiyeline sahiptir. AI, araçların çevrelerini algılamalarına, karar  vermelerine ve karmaşık trafik durumlarında bile insan müdahalesine gerek  kalmadan güvenli bir şekilde manevra yapmalarına olanak tanır. Gelişmiş görüntü  tanıma sistemleri, sensörler ve algoritmalar sayesinde, otonom araçlar çevrelerindeki nesneleri (diğer araçlar, yayalar, trafik işaretleri) algılayabilir ve anlık kararlar alabilir.  Bu, trafik akışını iyileştirebilir, kazaları azaltabilir ve ulaşımın genel verimliliğini  artırabilir. 

Gelişmiş batarya teknolojilerinde maliyetlerin azalması beklentisi, önümüzdeki  dönemde otonom mobiliteyi daha erişilebilir ve yaygın hale getirebilir. Enerji  depolama sistemlerindeki teknolojik ilerlemelerin, şehirlerdeki trafik sorunlarını  azaltarak e-ticaretin hızını artırması beklenmektedir. Bu gelişmelerle birlikte, sıvı  yakıtların kullanımının azaldığı ve yenilenebilir elektrik enerjisinin ulaşımın temel  kaynağı haline geldiği bir dünyada enerji depolama sektörünün 2030’a kadar en hızlı  büyüyen sektörlerden biri olmaya devam edeceği öngörülmektedir. 

ARK Invest’in raporuna göre, 2023 yılında araç satışlarının %10’undan azı elektrikli  araçlardan oluşmaktadır. Ancak rapor, bu oranın 2030 yılına gelindiğinde dünya  genelinde araç satışlarının %75’inin elektrikli araçlar olacağını öngörmektedir. Ayrıca,  aynı raporda sunulan verilere göre, elektrikli araç satışlarının önümüzdeki yedi yıl  boyunca yıllık %33 oranında artarak, 2023 yılında yaklaşık 10 milyondan 2030 yılında  74 milyona ulaşması beklenmektedir. Bu trendi destekleyen bir başka faktör ise  mühendislik alanında kabul gören Wright Kanunu’dur; bu kanuna göre, üretilen her iki  kat artışında kWh başına batarya maliyetlerinin %28 oranında azalması  beklenmektedir. Bu durum, elektrikli araç satışlarındaki artışı teşvik edecektir. 

Bu rapora göre, yapay zekâ, enerji depolama ve otonom mobilite teknolojilerindeki  gelişmeler, daha az ekipmanla daha güvenli sürüş imkânı sağlayacaktır. 2024 yılında  ortalama 48 sensör, kamera ve LIDAR ile sürüş yapabilen otonom araçlar, yapay zekâ teknolojisinin gelişmesiyle 2030 yılına kadar bu sayı 9 kameraya kadar düşebilecek  bir kabiliyete sahip olacaktır. Bu ilerlemelerin, otonom araçların maliyetini ortalama  150.000 dolardan 20.000 dolar seviyelerine düşürmesi beklenmektedir. 

Wright Kanunu, üretim miktarının artmasıyla birlikte üretim maliyetlerinin düşme  eğiliminde olduğunu belirten ekonomik bir ilkedir. Bu kanun, ilk olarak 1936 yılında  Theodore Paul Wright tarafından havacılık endüstrisindeki uçak üretimi bağlamında  tanıtılmıştır. 

Yapay Zekâ ve Enerji Depolama Teknolojilerinin Entegrasyonu: 

Yapay zekâ, enerji yönetimini optimize ederek araçların enerji tüketimini azaltmakta,  menzilini artırmakta ve bu teknolojilerin entegrasyonuyla otonom mobilite  sektöründe ileriye doğru bir sinerji yaratmaktadır. Örneğin, yapay zekâ destekli  algoritmalar, araçların hızını ve seyahat rotasını gerçek zamanlı trafik koşullarına  göre ayarlayarak enerji verimliliğini maksimize edebilmektedir. Bu durum, enerji  depolama kapasitesinden maksimum fayda sağlamanın yanı sıra otonom araçların  kesintisiz olarak daha uzun mesafeleri kat etmelerine olanak tanır. 

ARK Invest’in raporuna göre, pil teknolojilerinde yapay zekanın gelişiminin araçların  mil başına maliyetini şu anda 31 cent olan maliyetin 12 cent’e (%60) düşüreceği  tahmin ediliyor. Ayrıca, yapay zekâ teknolojisinin elektrikli araçların şarj hızı,  verimlilik, menzil ve güç gibi genel performans özellikleri için önemli bir vekil olarak  göründüğü belirtilmektedir. Son beş yılda, 200 mil menzil için şarj süreleri 40  dakikadan 12 dakikaya kadar üç kat azalmıştır ve önümüzdeki beş yıl içinde bu  sürenin üç kat daha azalarak 4 dakikaya ineceği tahmin edilmektedir.

Otonom Araçların Geleceği: 

ARK Invest’in raporuna göre, otonom araçlar kişisel taşımacılık ve ticari nakliye  alanlarını aşarak daha geniş bir kullanım alanına yayılacak. Otonom sürüş  yeteneklerinin, teslimat robotlarından otonom taksilere ve otonom toplu taşıma  araçlarına kadar birçok alanda etkili olması beklenmektedir. Ayrıca, otonom araç  teknolojisinin ilerlemesiyle birlikte, “Mobilite as a Service” (MaaS) gibi yeni hizmet  modellerinin ortaya çıkması öngörülmektedir. Bu model, kullanıcıların ihtiyaçlarına  göre çeşitli taşımacılık seçeneklerine esnek bir şekilde erişim sağlayarak, kişisel araç  sahipliğine olan ihtiyacı azaltabilir. 

Otonom araçların güvenliği, gelecek perspektiflerinin merkezinde önemli bir yer  tutmaktadır. Teknolojik ilerlemelerle birlikte araçlar, karşılaştıkları potansiyel  tehlikeleri öngörebilme ve önleme konusunda daha yetenekli hale gelmelidir. Bu  gelişmelerin pratikte uygulamaya geçirilmesi için kapsamlı regülasyonların ve  standartların hayata geçirilmesi gerekmektedir. Hükümetler ve endüstri liderleri,  otonom araçların güvenli ve etkili bir şekilde topluma entegre edilmesini sağlamak  için iş birliği içinde çalışmalıdır. 

Otonom mobilite sektörünün geleceği, yapay zekâ ve enerji depolama  teknolojilerindeki gelişmelerle doğrudan ilişkilidir. Bu alanlardaki yenilikler, otonom  araçların daha bütünleşmiş ve verimli hale gelmesini sağlayacaktır. Ayrıca, bu  teknolojilerin entegrasyonu, şehir planlaması ve toplu taşıma sistemleri gibi  genişleyen uygulama alanlarında da yeni fırsatlar sunacaktır. Bu gelişmelerin  sonucunda, otonom araçların gelecekte hem yakıt hem de zaman tasarrufu sağlayacağı, regülasyonel uygulamaların da destekleyici rol oynayarak 2030 yılında  en fazla kullanılan araç türü olacağı öngörülmektedir. 

Boğaziçi Ventures olarak yapay zekâ alanındaki yatırımlarımızı şekillendirirken enerji  ve otonom araçlar gibi dikeylerde teknolojinin gücünü kullanarak sürdürülebilir ve  akıllı çözümler sunma potansiyeline inanıyoruz. Bu alanda çalışan girişimcileri,  yatırım görüşmeleri için [email protected] adresi üzerinden  başvurmaya davet ediyoruz! 

BV Portföy Teknoloji Değişken Fonu (BVV), yapay zekâ dönüşümünden olumlu  etkilenecek çeşitli sektörlerden şirketleri portföyünde bulundurarak yatırım yapma  imkânı sunar. Bu fon aracılığıyla yükselen yapay zekâ teknolojileri trendinden  faydalanabilir ve portföylerinizi çeşitlendirerek riskinizi dağıtabilirsiniz. BVV kodu ile  TEFAS’a üye tüm aracı kurum ve bankaların internet siteleri ve mobil uygulamaları  üzerinden kolayca yatırım yapabilirsiniz.

. . .

İlgili bağlantılarımız;

Facebook
Twitter
LinkedIn

DİĞER HABERLER

BOĞAZİÇİ VENTURES

E-BÜLTEN‘E KAYIT OLUN

Mail adresiniz ile Boğaziçi Ventures E-bülten’e kayıt olabilirsiniz.